9/11 | ATATÜRK | ENİGMATİK ÇAĞ

Gönderi tarihi

 

Bugün sizlerle yıllar önce paylaştığım ancak şimde biraz revize ettiğim ve daha güncelleştirdiğim bir paylaşımımı yeniden aktarmak istiyorum.

11 Eylül, hepimizin hayatını temelden değiştirmiş, alışkanlıklarımızı, düşüncelerimizi, yaşam tarzlarımızı ve en önemlisi güvenimizi büyük ölçüde sarsmış bir tarih olan, yani 11 Eylül’ün 13’üncü yıl dönemi bugün.

9/11 2001 yıkılan WTC ( World Trade Center ) ile ilgili komplo teorileri ve bilimsel teoriler hiç olmadığı kadar çok konuşulacak yine önümüzdeki günlerde.

Hemen hepimiz o spesifik günde ağızımız açık ve şoke olmuş vaziyette, o dehşet verici görüntüleri izlemiş ve şimdi ne olacak diye günlerce kendimize sormuş ve olayın etkisini üzerimizden atamamışızdır.

O zamanlarda, satılmış Ana medya bu olayı İslami bir terör saldırısı olarak lanse etmişti. 

Bu olay tarihe damgasını öyle bir vurdu ki, bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve hepimiz bundan nasibimizi alacaktık.

Bütün dünyaya İslam fobisi hızlıca yayıldı, herkes paranoyaklaştı, komşu komşuya, kardeş kardeşe düştü. 

Herkes potansiyel bir terörist muamelesi görmeye başladı, özellikle islami ülkelerden yurt dışına çıkmak isteyenler için hayat çok oldukça zorlaştı.

Olayın ardından çok yazıldı çizildi haliyle. 

Bir çok uzmana göre bu bir “İnside Job” du. 

Yani bu dehşet verici hikaye tamamen içeriden birilerinin önceden tasarlamış olduğu şeytani bir plandı.. 

Bu korkunç felaketi inceleyenler, Kulelerin enkazını ve kulelerin yıkılma şekline baktıklarında, 

bu işin eski binaların yıkımında uygulanan “kontrollü patlatma” yöntemiyle bire bir uyuştuğunu iddia ettiler.

Ee? Görgü tanıkları var diyebiliriz?.

Yaşadığımız şu zamanda maalesef, artık neredeyse herkes satılık, herkesin bir fiyatı var.

Artık satın alınmış sözde görgü tanıkları, her hangi bir fikir veya ruhtan yoksun “Aktörler” sözde kazazedeler, sözde savaş mağdurları, sözde şahitler ve sözde diploma sahipleri olabiliyorlar biliyorsunuz. 

Yeteri kadar parası olan üniversite diploması alabiliyor, sözde hukukçu, sözde doktor veya sözde ekonomist bile olabiliyorlar.

Bu durumda buradaki aktörler de sözde şahitlik yapmış olduğu iddialar arasında hep karşımıza çıkmaktadır.

Medya’da devamlı aynı kişileri çeşitli felaketlerde izliyor, ancak pek az kişi bunun farkına varıyor, çünkü reyting ve rant maalesef acı beden üzerinde çok büyük bir felaket olduğunda adeta bir uyuşturucu( yasaklı madde) etkisi yaratabiliyor. 

İzlediğimiz bir çok görüntünün bile manipüle edildiği bir çok kişi ve uzman tarafından iddia edilsede, aksini ıspatlamak için nedense kimse uğraşmıyor. Bunu irdeleyenler ise, ya alim bir kaza veya kötü hastalıklardan dolayı hayatlarını kaybediyor veya içeriye atılıyor. Yani susturuluyorlar kısacası.

İş gittikçe ilginçleşiyor, çünkü bu sözde görgü tanıklarının güya gördükleri uçaklar her nedense enkazda asla bulunamadı. 

Hiç bir bagaj ve eşya yokmuş çevreye saçılmış olan, kaza yerinde uçaklara ait parçalar da yokmuş, yolcularının cesetleri de.?!

Bu haberler ayyuka çıkmaya başlayınca, yine Ana medyada güzelce bir montajlama yapılarak, etrafa savrulmuş bagajlar ve parçalanmış cesetler konulduğu da iddialar arasında. 

Buraya kadar bu anlattıklarımın hepsi bir konspirasyon diyelim.

Peki, farz edelim ki her şey yandı bitti kül oldu eridi gitti..

Ne kadar büyük bir tesadüftür ki, Korsanlardan dördünün pasaportunun tamamı veya bir kısmı bu büyük çarpışmadan zarar görmeden ele geçirildi. 

Bunlardan ikisi Pennsylvania’daki United Airlines Flight 93’ün kaza mahallinden kurtarıldı. 

Bunlardan biri, American Airlines Flight 11’i kaçıran bir kişiye aitti. 

Dünya Ticaret Merkezi kuleleri çökmeden kısa bir süre önce yoldan geçen biri onu tesadüfen buldu ve alıp bir NYPD dedektifine verdi. 

Dördüncü Pasaport, Portland’dan Boston’a giden bir uçuştan American Airlines’ın 11 sefer sayılı bağlantılı uçuşuna ulaşamayan bagajdan ele geçirildi. 

Bu ele geçirilen 4 pasaporta ek olarak, korsanların pasaportlarının bazı dijital kopyaları 11 Eylül sonrasında ele geçirildi. 

Günümüze ulaşan iki pasaportta, Satam al Suqami ve Abdul Aziz al Omari’nin pasaportlarında açıkça oynanmış olduğu açık.

Televizyonlardan izlediğimiz görüntüler, muhtemelen CANLI YAYIN bile değildi. 

O zamanlar Deep Fake yoktu. Daha doğrusu henüz halka “arz” edilmemişti.

İzlediğimiz uçaklar ise hologram görüntülerdi büyük ihtimalle, çünkü orada bulunan gerçek görgü tanıklarının hepsi dinamit tarzı patlamalar duyduklarını ve herhangi bir uçak görmediklerini hiç bıkmadan beyan ediyorlar. 

Dediğim gibi, iş gittikçe ilginçleşiyor ve oraya o gün yardım için gitmiş olan çoğu sivil ve profesyonel kişi bu gün büyük ölçüde susturulmuş vaziyette. Bu da enteresan bir ayrıntıdır.

Şimdi asıl önemli kısım geliyor;

Eylül 11 (9+1+1=11) Bir senenin 254’üncü günüdür ve senenin bitmesine tam olarak 111 gün kalmıştır.

New York 11’inci eyalettir ve ‘New York City’ tam 11 harften oluşur.

WTC ‘in 1. Ve 2. Binalarının kat sayısı 110’dur.

Bu arada meşhur devasa Farmason heykeli (Amerika Özgürlük Heykeli) tam olarak 11 köşeli bir yıldızın üzerine inşaa edilmiştir ve WTC’nin çok yakınlarında bulunmaktadır.

İnsan ırkı sembolizmin dilini okumayı öğrendiğinde, insanların gözünden büyük bir perde düşecek.” – Manly P. Hall

Bu değerli sözü unutmayalım.

Açıkça görülebilecek şekilde gizlenmiş bir dizi işaret, sembol ve kutsal geometri dünyasının içinde yaşıyoruz aslında.

11 sayısının görüntünün ikiz kulelerini çağırıştırdığını söylememe gerek bile yok sanırım..

Kulelere sözde çarpan uçak AA (American Airlines) yani nümerolojik olarak 11’i temsil etmektedir, o uçuşta 11 uçuş görevlisinin bulunduğu da iddia edilmiştir.

Aynı zamanda 1.Dünya Savaşı saat 11.00’da, 11. Günde ve 11. Ayda resmi olarak ilk defa açıklanmıştır.

Araştırmak isteyenler için, “The Long Kiss Goodnight” adlı film aslında bir film değildir, aksine çok iyi işlenmiş bir belgeseldir.

Bana kalırsa, her kim 2 uçağın 3 binayı yıkabileceğine inanıyor ve bu konuda diretiyorsa, at gözlüklerini artık çıkarmaya hazırlanmalıdır. 

İnsanlar birbirlerine devamlı Uyanış nedir, nasıl uyanacağız diye sorup duruyorlar. Bna da sıkça bu sorular geliyor. 

Arkadaşlar evvela, uykuda olmak veya uyanamamak ve buna istekli olmamak ne demek onu inceleyelim.

Uykuda olmak, başta emperyal ve siyonist sistemin girdabına kapılma efektidir.

Onların istedikleri gibi olmazsanız, onların satılmış medyasını, sübliminal oyunlarına gelmez ve onların manipülatif öncülerine, lider veya reislerine biat etmezseniz şu şekilde ağlamaya başlayacaklardır:

İnsanlar sürüler halinde uyanıyor!!!

Bunları uyandıranlar iyi adamlar değil. 

Eğer siz soykırımı akılsızca takip etmezseniz, dünyaya açılan tüm kilit taşımız çökecek ve yanacak. 

Peki komünizmle, pornografiyle, LGBTQ’yla, kürtajla, beyazların silinmesiyle, sahte haberlerle, Hollywood’la, silah kontrolüyle, MOSSAD destekli sübyancı şantaj ağlarıyla, sayısız terör eylemleriyle, ülkenize karşı sayısız savaş eylemleriyle tüm dünyayı mahvedeceğiz?!

Sonsuz küresel çatışmalar, vergi mükelleflerine asla ödeyemeyeceğimiz sayısız milyarlarca dolarlık kan, ter ve gözyaşı tazminatlarını nasıl bir kılıfa uyduracağız, askeri sırlarınızı veya kişisel bilgilerinizi en yüksek teklifi verene nasıl satacağız, bitmek bilmeyen Gaslighting nasıl uygulayacağız, yani biz istismarcılar, kurbanlarımızın zihnine kendilerinden şüphe duymalarını ve kafa karışıklığı nasıl yaratacağız ( kısacası bir tür psikolojik istismar veya manipülasyona denile addır Gaslighting. Genel olarak, gaslighter’lar gerçeği çarpıtarak ve onları kendi muhakeme ve sezgilerini sorgulamaya zorlayarak diğer kişi üzerinde güç ve kontrol kazanmaya çalışırlar, kitlesel göç, tefecilik ve bir ton başka yıkıcı saçmalık. )

Diyeceklerdir ki; Yine de yalanlarımızı güçlendirmemize yardım edin ve bu etinden sütünden faydalandığımız ineği ( halkı ) bir damla eti sütü bile kalmayana kadar sağmamıza ve tüketmemize yardım edin ve sonunda daha da büyük bir İsrail yaratıp, sizi ve ülkenizde yarattığımız cehennem manzarasında sizleri ölüme terk edebilelim. 

Bir ışık yandı mı?

İşte size Uyanışı değil, uyanamayışı anlatmaya çalıştım ancak şükürler olsun ki bize toplumun sadece %6’sı yetiyor ancak bu uyanmış ve kafasının içindeki et parçasını kullanabilen bir %6 gerek bize. Yani cesur, doğru bildiğini, doğru bir şekilde, doğru kişilerle paylaşan, fikir üreten, bir fiyatı OLMAYAN bir %6.

Bu kitleye yavaş yavaş ilerlemekteyiz. 

Biliyorsunuz yeni bir Çağa giriyoruz. 

Yeni bir Enigmatik çağa.

Enigmatik Çağ ile ilgili 3 seminer yaptım, yine yapacağım zaman güncellendikçe. Onlara dilerseniz katılabilir, kendi fikirlerinizi de bizlerle paylaşabilirsiniz.

Kısaca bu Enigmatik Çağ neymiş onu hatırlatayım.

Burada bir Gizem öğretisi yatıyor.

Burada aktardığım bilgiler veya konular YENİ’dir. Her yeni gibi kabulü zordur, reddi kolaydır.

İnsanlık tarihinde bir dönem sona eriyor, yeni bir dönem başlıyor, ve bu dönemde açılmayacak örtülü ve bilinmeyecek gizli şey kalmayacak artık.

Paradigma değişimine tanıklık ediyoruz.

Birçok bildiğimizin temelinden sarsıldığını göreceğiz.

İnsanlık her 108 yılda bir yeni bir Enigmatik Çağı deneyimliyor.

Ve yeni gelen, öncekini unutturacak dönüşümü hazırlıyor.

Yeni bilgiye ve insan modeline yer açmak için yıkımlar ve tahribat yaratıyor.

İnsanlık Karizmatik Çağdan çıkış koridorunda…

Eski bilgi artık bize hizmet etmiyor.

Büyük sıfırlamanın içindeyiz, bu sebeple büyük yıkımlara tanıklık ediyoruz.

Yeni paradigmayı oluşturacağımız 36 yıllık yeni bir Enigmatik çağ başlıyor…

Bu dönem yeni çağın üç kapısından ilkidir..

Bu dönemde toplumda farkındalık bilinci daha da hızlı yükselecek.

Meraklı, aydınlanmaya ve UYANMAYA hevesli, gerçek bilgiden korkmayan cesur bir insan modeli yapılanacak.

Daha sonra tekrar bu konuya farklı bir şekilde döneceğim.

9/11 ile ilgili şüphecilerin, konspirasyon yaptıklarıyla ilgili hala şüphe duyanlara, bu olayın 2.3 trilyon dolara mal olduğunu, ve tamamen Siyonist bir plan olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Tarihte buna benzer bir çok örnek var, mesela Pearl Harbour ve Titanik gibi… Onlar başlıbaşına ayrı birer araştırma konusudur zaten.

Larry Silverstein’ın bir videosu mevcut, orda bu işin planlı olduğunu açıkça ifade ediyor zaten. Larry Silverstein’ı ilgilenenler araştırsın.
Hala konuya tersten bakanlar lütfen eğlenceli bir penguen belgeseli izlesinler veya kendilerine Acun medyanın “ünlendirdiği” ipe sapa gelmez tipleri örnek almaya ve onlara hayran olmaya devam etsinler.
Arkadaşlar bunlar son zamanlar, ya uyanan yanındakini de uyandırsın çok geç olmadan, ya da zaten artık işimizin koyunları uyandırmak olmadığını, bilakis artık diğer aslanları uyandırma vaktinin geldiğini unutmayın.

Bütün evren numaralar (nümeroloji) ve kutsal geometri ile kodlanmıştır.
Bu derin bilgilere gülüp geçenler ve bu evrensel yasalara inanmayanlar, er veya geç bu vurdum duymazlıklarının kurbanı olacaklardır elbet bir gün.

Önceden yapılan bazı basit hesaplamalara kulak vermek, bir çok tatsızlığı önleyebilir ve kişisel öngörülerimizi güçlendirebilir.

Kişisel öngörüleri çok güçlü ve yeri doldurulamaz biri daha görmüştü zamanında bu yeni Çağı.

Ne demiştik?

2025’te Enigmatik çağa geçmiş olacağız, peki bu tarihten itibaren adım adım 36’şar yıl geri gidersek karşımıza yeniden hepimizin çok iyi aşina olduğu bir tarih çıkıyor.

Bundan 4 Enigmatik çağın ilki 1881’dir.

Enteresan bir örnek daha vermek istiyorum,
Atatürk biliyorsunuz, özellikle bu Enigmatik Çağ ve benzeri konularla ilgili çok büyük bilgi haznesi bulunan, kutsal geometri ve gizli ilimlere karşı büyük ilgisi olan birisiydi.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dogum tarihi 1930 lara kadar kitaplarda ve pullarda 1880 olarak geciyor ve böyle kabul ediliyordu.

Atatürk’ ün yaşam öyküsünü, doğum-ölüm tarihlerini araştıran ve en doğru bilgileri sunan kurumlar, bilim insanları, arşivler ve kaynaklar varken, hâlâ kaynağı bilinmeyen 1881’i benimsemek acaba nedendir?

ilkokul sıralarından beri, kimlik bilgilerimiz kadar Atatürk’ün 1881′ de doğduğu da ezberimizdedir:

“Atatürk 1881’de Selanik’te dogdu”.

iki dizelik bir beyit akıcılığındaki bu yanıt,
çocuk belleklerinde bir aferin bekler.

Ancak bu bilginin arkaplanı yoktur.

Örnegin kimi zaman Selanik, Türkiye’ de sanılır. Aynı çocuğa “Selanik?” dense; ev mi, köy mü, kent mi, nerededir takılıp kalır.

Selanik kelimesi tam anlamıyla “ortak başkent” olarak da bilinir.

Konstantinopolis ile birlikte Bizans İmparatorluğu’na “birlikte hükmeden” şehir olarak tarihsel statüsüne atıfta bulunulur.

1930’lara kadar Atatürk’ün dogum tarihi kitaplarda, pullarda 1880 olarak geçmekteydi; yabancı kaynaklarda da 1878, 1879, 1880 veya 1881 olarak görülebilirken 1934’ten beri geçerli olan yıl 1881 ‘ dir.

“Atatürk’ü bilmiyoruz,
öğrenmiyoruz,
onu ezberliyoruz…

“O 1881’de doğmamış,
Pembe Ev’e sonradan gelmiş ve o meşhur fotoğraftaki de Ali Rıza Efendi değilmiş.”

Bu başlıklar altında incelemeler ve araştırmalar yapılmıştır.

En son 1934’te özel yasayla kendisine “Atatürk” soyadı verilmesi üzerine düzenlenen nüfus cüzdanında ilk kez görülen “1881”in hangi kaynağa  dayandığı ve kimin hangi amaçla bu tarihi 1881 olarak değiştirdiği bilinmemektedir.

Kaynak: https://tarihdergi.com/dogdu-bilgisi-neden-duzeltilmedi/

Bana kalırsa, ki bu benim tamamen kendi yorumum, nümeroloji ve sembolizme olan büyük ilgisinden dolayı bunu kendisinden başkası yapmamış olmasıdır.

O bu tarihi, bilinçli bir şekilde 1881 olarak değiştirmiş, çünkü yeni bir çağın başladığını biliyordu.

Aynı zamanda ilk tekli sayı olan Enigmatik çağın başlangıcı da 9’dur ,ki bu da 1881’in toplamıdır.

9 rakamı insanların evrensel sevgi, merhamet ve idealizmlere sahip olduklarını temsil eder. 9 rakamı insanların hizmet etmeye, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya ve insanlar arasında uyum sağlamaya özen gösterdiklerini temsil eder.

Bu benim kendi fikrim, ne kadar doğrudur bilemem ama biraz büyük resme bakınca çokta mantığa aykırı gelmiyor insana.

Kuantum biliminden elde edilen açıklamalar, eski gizem okulu öğretilerini yeniden doğruluyor bu geçişlerde.

Yeni bir gerçeklikte, paradigma değişimi sağlamak için, yaşama ve düşünme biçiminizi nasıl değiştirebileceğimizi keşfediyoruz.

İnsan potansiyelinin gizemleri gün yüzüne çıkarken, bilimi metafizikle birleştirerek, tamamen uyanmış galaktik varlıklar olmak için ruhsal bilgelik ile fiziksel pratiklik arasında bir denge kazanacağımız bu değerli vakti en verimli şekilde kullanabilmeyi öğreneceğiz.

Gerçek değişiklikler yapmak ve gerçekliğimizi daha yüksek bir varoluş durumuna dönüştürmek için ihtiyacınız olan simya araçlarını edinin.

O zaman uyanmış, kendisini ve çevresindeki dünyanın her parçasını iyileştirmeye kendini adamış, gerçek bir ruha sahip, gerçek bir insan varlığı olabiliriz.

Finitus est diyorum ve bu aktarımımı burada noktalıyorum.

Buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim ☺️🙏

Bu konuyu aynı zamanda YouTube kanalımda da paylaştım.

https://linktr.ee/eminealtindal

Yukarıdaki linkten YouTube ve diğer kanallarıma girebilirsiniz.

Yakın zamanda bu konuyla ilgili bir zoom semineri yapmayı planlıyorum.
Instagram, Twitter ve Telegram üzerinden tarihleri paylaşacağım.
Takipte ve sevgiyle kalın

Bu arada Regresyon Terapimizle ilgili bilgi almak isteyenler lütfen bana mail atsın veya instagram üzerinden DM.

Sağlıcakla kalınız ☺️
A.Emine Altındal

Bir yanıt yazın