1989 + 36 = 2025
Evet ne demiştik, nerede kalmıştık?
Sevgili babacığım yıllar önce bu konuyu ilk defa kamuoyuna açıkladığında, bir çok insan buna deli saçmalığı olarak bakmış ve bazıları ciddiye bile almamıştı. Ancak şimdi yumurta geldi dayandı kapıya ve yepyeni bir Enigmatik Çağa adım atmış bulunuyoruz.
Enigmatik Çağ nedir? Bu konuyla ilgili bir çok yazı yazdım ve seminer gerçekleştirdim.
Burada bir Gizem öğretisi yatıyor.
Burada şimdi aktaracağım bilgiler veya konular YENİ’dir. Her yeni gibi kabulü zordur, reddi kolaydır.
İnsanlık tarihinde bir dönem sona eriyor, yeni bir dönem başlıyor, ve bu dönemde açılmayacak örtülü ve bilinmeyecek gizli şey kalmayacak artık.
Paradigma değişimine tanıklık ediyoruz.
Birçok bildiğimizin temelinden sarsıldığını göreceğiz.
İnsanlık her 108 yılda bir yeni bir Enigmatik Çağı deneyimliyor.
Ve yeni gelen, öncekini unutturacak dönüşümü hazırlıyor.
Yeni bilgiye ve insan modeline yer açmak için yıkımlar ve tahribat yaratıyor.
İnsanlık Karizmatik Çağdan çıkış koridorunda…
Eski bilgi artık bize hizmet etmiyor.
Büyük sıfırlamanın içindeyiz, bu sebeple büyük yıkımlara tanıklık ediyoruz.
Yeni paradigmayı oluşturacağımız 36 yıllık yeni bir Enigmatik Çağ başlıyor…
Bu dönem yeni çağın üç kapısından ilkidir..
Yazımın linkini buraya atıyorum:
https://eminealtindal.com/yeni-bir-enigmatik-doneme-giris-tarih-2025/
aynı şekilde bu konu da ilginizi çekebilir:
https://eminealtindal.com/9-11-ataturk-enigmatik-cag/
Dediğimiz gibi, bu bilgiler YENİ’dir. Var olan ESKİ’yi doğru anlama evrimidir.
Bunun için size aşağıda bir örnek vermek istiyorum.
Aralık 1994: Bir bilim adamı gerçekliğin nasıl manipüle edileceğini keşfetti.
12 saat sonra ortadan kayboldu.
Laboratuvarı boşaltıldı.
Araştırması silindi.
Cesedi asla bulunamadı.
Bazıları CIA’in onu “ortadan kaldırdığını” söylüyor. Bazıları deneyinin başarısız olduğunu söylüyor.
Son uyarısı akıllara şu soruyu getirecek:
Dr. Jacobo Grinberg ile tanışın
O sıradan bir bilim insanı değildi.
– Bir psikolog ve bilinç araştırmacısı
– Telepati ve ekstraoküler görüşü araştırdı
– Kadim şamanik bilgelik ile kuantum fiziği arasında köprü kurdu
Ancak keşfettiği şey gerçekliğin temellerini sarstı.
Grinberg gerçekliğin göründüğü gibi olmadığını öne sürdü.
Dünyayı sadece gözlemlemiyoruz.
Onu **yaratırız**.
Beynimizin bir “bilgi matrisi ”yle -algı ve bilincin birleştiği bir hologram- etkileşime girdiğine inanıyordu.
Hatta bunu kanıtladı:
Fizikte **Lattice** uzay-zamanın temelini oluşturan yapıdır.
Grinberg buna yeni bir anlam yükledi.
Bilinç yoluyla bu örgüye dokunarak uzay-zamanın kendisini değiştirebileceğimizi iddia etti.
Bu, gerçekliğin bir yanılsama değil, bilinçli bir eylem olarak bükülmesidir.
Teorisine sentez ve enerjinin bir karışımı olan **Syntergy** adı verildi.
Dr. Grinberg’in araştırması şunu keşfetti:
– Beynimiz gerçekliği çözer, kafes( meridyenler ) ile bir köprü oluşturur
– Bilinçli düşünce uzay-zamanda değişiklikler yaratabilir
– Bizler gerçekliğin seyircileri değil, katılımcılarıyız.
Sonuçları mı?
Şaşırtıcı… anlayanlar için aslında değil 🙂
Eğer beynin “nöronal alanı” uzayın enerji alanıyla senkronize olursa, bilinç varoluşun dokusunu etkileyebilir.
Bunu bir düşünün:
Zihniniz, gerçekliğin planını değiştiriyor.
Bu teori bildiğimiz her şeye meydan okuyor.
Grinberg’in çalışması fizikçi **David Bohm’un** “içkin düzen teorisini” yansıtıyordu.
Bohm uzayı, evren ve bilincin birlikte ortaya çıktığı “holografik bir potansiyeller denizi” olarak tanımlıyordu.
Ancak, Grinberg’in fikirleri **nonlokaliteyi** açıklayabilir: uzayın ötesindeki anlık bağlantılar.
Sadece teori üretmedi.
Deneyler yaptı.
Dr. Grinberg telepati testleri yaptı ve meditasyon yapan iki beynin senkronize olabileceğini kanıtladı – fiziksel bağlantı olmadan aynı beyin modellerini gösterdi.
Bu fenomene **Transfer Edilmiş Potansiyel (TP)** adını verdi.
Ama dahası da var:
Grinberg’in Meksikalı şamanlarla yaptığı saha çalışması şaşırtıcı yetenekler ortaya çıkardı.
Gözleri olmadan “görebiliyorlar”, niyetle şifa verebiliyorlar ve gerçekliği manipüle edebiliyorlardı.
Grinberg bu uygulamaların hologramın kendisini değiştirebilen yüksek derecede “**nörosinterjik**” bir beyin gösterdiğine inanıyordu.
Gerçekliği çarpıtacak kadar senkronize bir beyne sahip olduğunuzu düşünün.
Grinberg’in çalışmaları tüyler ürpertici bir sonuca işaret ediyordu:
Bir **Matrix** içinde yaşıyoruz.
Sadece mecazi olarak değil, kolektif düşünce tarafından şekillendirilen enerjik bir yapı olarak.
Ve ona hakim olmak, onu aşmak anlamına geliyordu.
Eğer gerçeklik etkileşimli bir hologramsa, daha derin hakikatlere erişebilir miyiz?
Matris üzerinde tam hakimiyet, bu düzlemin ötesinde daha saf bir varlık durumuna erimek anlamına gelebilir mi?
Grinberg buna inanıyordu.
Sonra gizemli bir şey olur:
8 Aralık 1994.
Dr. Jacobo Grinberg ortadan kayboldu.
Boğuşma izi yok. Kanıt yok. Hiçbir şey yok.
Karısı masum olduğunu iddia etti.
Müfettişler şaşkına döndü.
Söylentiler havada uçuştu:
– CIA müdahalesi
– Rekabet kaçırma
– Yanlış giden bir kişisel deney
Ama dahası da var:
Son makalesi şu uyarıyı içeriyordu:
“Lattice’in nasıl çalıştığını anladığınızda… ortadan kaybolabilirsiniz.”
Bu bir öngörü müydü?
Bir uyarı mıydı?
Yoksa nihai kaçış anahtarını mı bulmuştu?
Asla bilemeyebiliriz.
Ancak, çalışmalarının sonuçları muazzamdır:
– Bilim ve mistisizm arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak zihnin potansiyelinin sınırsız olabileceğini gösteriyor.
– Gerçeklik programlanabilir
– Bilinç uzay-zamanı şekillendirir
– Hepimiz The Lattice aracılığıyla birbirimize bağlıyız
– Eski şamanlar bunu başından beri biliyorlardı.
NEDEN İNSANLARI UYANDIRANLAR O VEYA BU ŞEKİLDE ORTADAN KALDIRILIYOR?
Sayısız bilim insanı, araştırmacı, gazeteci gibi gibi…!?
Burada gördüğümüz gibi Bu dönemde toplumda farkındalık bilinci daha da hızlı yükselecek.
Meraklı, aydınlanmaya hevesli, gerçek bilgiden korkmayan cesur bir insan modeli yapılanacak.
Bu geçişi kolaylaştırmak ve insanlık bilincini yükseltmek amacıyla belki yine bir zoom semineri gerçekleştirebiliriz, ne dersiniz?
Yine önceki Enigmatik çağ periyotlarında gerçekleşen bazı yeni keşifler olmuştur. 2025’e hepimizi çok büyük değişiklikler ve “YENİ” bilgiler bekliyor. Daha doğrusu yeni farkındalıklarla bilinç evrimi. Bunu dediğim gibi uyanmaya hevesli ve cesur bireyler deneyimleyecek sadece. Diğer üşengeçler bir sis bulutunun içinde algı karmaşası yaşayacak.Gün geçmiyor ki bu konu genişlemesin. Bir çok farklı yerden bu olayı duyacaksınız. Ben bu konuda babamın açtığı yoldan yürümeye ve onun ışığında edindiğim bilgileri sizlerle paylaşmaktan sorumluyum.
Babam bu konuyla ilgili bir programda diyor ki, “Gerçekte sizi bir Palavraya inandırmış olduklarını öğrendiğiniz bir keşfetme çağıdır bu 36 yıllık süreç.”
Yani ne diyor burada?
Her yeninin kabulü zordur, reddi kolaydır, demiştik değil mi?
İnsan, mümkün olan en yüksek mutluluk ve mükemmellik derecesini elde etmek için buradadır, yani bu hayat okulundadır.
Ancak, yanıltıcı zamanda değil, Ebedi Gerçeklikte bu dünyada kendini feda ederek saptığı noktayı bulabilir.
Şimdiki dönemde bu büyük sıçrayış, uyanmaya hevesli ve sıçramaya istekli olan herkese büyük bir olanak sunuyor.
Kolay olmayacak, çünkü bu sıçrama herkesin kendi dayanıklılığı ve kapasitesiyle alakalıdır.
Dersler öğrenilene kadar tekrarlanır. Hiçbir olay sebepsiz veya gereksiz bir şekilde vuku bulmaz.
Biz göremesek de, büyük resmi tamamlayan küçük bir puzzle 🧩 parçası vardır ve o olmadan büyük resim bütünlenmez.
O yüzdendir ki; yukarısı ne ise aşağısı da odur.
Unutmayalım ki, hepimiz birer bir Enigmayız. Önce kendi mistik ve gizemli varlığımızla tanışmadan, başka kimseden bizi anlamasını beklememeliyiz.
Enigma en kısa anlatımıyla Muamma anlamına gelir.
İçinden çıktığımız Karizmatik Çağın bize öğrettiği her konuyu, içinde bulunduğumuz ilk Enigmatik Çağ bizlere sorgulatattı ve bizleri bir Muamma sürecine soktu.
Toplumsal bağları kuran din işlerinin de aynı şekilde sorgulanacağı ve yeni inanç kalıplarının ortaya çıkacağı bir dönem bizi bekliyor.
Şu anda örnek olarak:
Bu güne kadar bardak olarak bildiğimiz nesnenin aslında bardak olmadığını, ancak onu da yine tanımlayamadığımız bir nesne olarak algılamamıza yol açtı.
Bildiğimiz tüm doğruların, bize aslında gözüktüğü gibi olmadığı öğretilmiş olan bir Enigmatik (Muamma) Çağ içindeyiz ve bu yıl 2025’ te çıkmaya hazır olanlar sıçrayışı gerçekleştireceklerdir.
Bazen doğruyu bulsak da, yanlışın yakamızı bırakması zor olacaktır.
Araştırma ve yazı bana aittir
A.Emine Altındal

